“Sıcak hava dalgası da bir afettir”
Sıcak hava dalgalarının da büyük tehlike olduğunu söyleyen Prof. KADIOĞLU, “Sıcak hava dalgaları, kuraklık, afet olarak kabul edilmiyor. Kentlerde apartmanların üst katlarında kitlesel ölümler olabiliyor. 2003 Ağustos ayında Fransa, İspanya’da bu yüzden 35 bin kişi öldü. Biz de bunlar kayıt altına bile alınmıyor” dedi.
“Eskiden İzmir imbatı İzmir’in içine girerdi, sokaklar denize dikti” diyen KADIOĞLU, “Şimdi yerleşim böyle değil. Şehrin denizle bağlantısı kesilmiş vaziyette. Tüm bunları düşünerek makro bir anlayışla dönüşümü yaratmak gerekiyor. Yeşil çatılar, ekolojik binalar da gündeme gelmeli. Belediyeler ne yapabilir, ABD’de siyah asfalt yerine beyaz asfalta geçilen yerler var” diye konuştu.
“Biz değişmiyoruz, ama değişmemiz gerekiyor”
“İklim değişirken biz değişmiyoruz” diyen Kadıoğlu, “Isınmaya bağlı deniz seviyesi yükseliyor. Ama biz kıyılara yerleşmeye, binalar yapmaya devam ediyoruz” dedi. Küresel ısınma küresel bazda olurken, yağışlarda bir standart olmadığına dikkat çeken Kadıoğlu, “Bazı bölgeler çok yağış alırken, bazı bölgelerde yağış azalıyor. Türkiye yağışı azalan bir bölgede, bu anlamda su politikası ayrı bir önem taşıyor. Karadeniz’de yağış artışı beklenirken, Akdeniz ve Ege de yüzde 50’ye yakın azalma öngörülüyor. Toprak su dengesini doğru kurarak sulu tarımdan vazgeçmemiz şart. Su ayak izi de çok önemli, daha az su isteyen ürünlerin ekimine yönelmemiz gerekiyor” dedi.
Belediyelerin su bütçesi yapması gerektiğini ifade eden KADIOĞLU, “Suyun yılbaşısı 1 Ekim’dir. Belediyeler Eylül ayında bu bütçelerini yapmalı, dünya kentleri bunu yapıyor. Ayrıca belediyelerin su birimleri meteoroloji mühendislerini istihdam etmek durumunda. Belediyelerin kuraklıkla mücadele planı yapılmalı. Özellikle kentlerde yağmur suyu hasadı yapılmalı” diye konuştu.
“Orman yangınları çıkmadan önlem alınmalı”
Sıcak hava dalgalarının tüm bitkileri kuruttuğunu ve yangına uygun hale getirdiğini ifade eden KADIOĞLU, bu anlamda artan orman yangınlarının sıcak havada çıkmasının doğal olduğunu ifade etti. Dağlardan denize esen ve fön etkisi yapan rüzgarların birkaç gün sürmesi durumunda ortamın yangına uygun hale geldiğine dikkat çeken Kadıoğlu, “Hava sıcaklığı da 40 derece üzerindeyse ve bağıl nem oranı yüzde 20’den az ise yangınların yakıtı artar, bitkiler yanacak hale gelir. Bu sebeple yangınlar çıkmadan ormanları pikniğe kapamak, ekipleri konuşlandırmak gerekiyor. Olduktan sonra değil olmadan önlem almak gerekiyor” dedi.