ESİAD tarafından Yaşar Üniversitesi AB Jean Monnet Mükemmeliyet Merkezi iş birliğiyle “Güncel Dinamikler Işığında Türkiye’de Göç Meselesi” başlıklı çevrimiçi bir toplantı düzenledi. Moderatörlüğünü Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Avrupa Birliği Jean Monnet Mükemmeliyet Merkezi (AB Merkezi) Müdürü Doç. Dr. Gökay Özerim’in yaptığı toplantıda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Mülkiye Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan göç konulu bir sunum gerçekleştirdi.
Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, Türkiye’nin göçmenlik ve mültecilik noktasında ciddi bir sınav verdiğini ifade ederek kavramların karıştırılmaması gerektiğini ifade etti. Türkiye’de 5.5 milyon yabancı uyruklu olduğunu söyleyen Zorlu, “İçişleri Bakanlığı verilerine göre İzmir’de kayıtlı Suriyeli sayısı 149 bin, Türkiye’de ise bu rakam 3 milyon 646 bin” dedi. Sosyoekonomik sorunların yanı sıra düzensiz göç, Suriyeliler konusunun AB ile ilişkilerin en nemli gündem maddesi olduğunu vurgulayan Zorlu, “AB ülkeleri arasında hala farklı yaklaşımlar var. Türkiye’ye mültecileri barındırması karşılığında 3 artı 3 milyar Euro fon verildi ancak bunda da sorunlar yaşandığını biliyoruz. İklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık ve doğal afetlere bağlı göçler yaşanacağı da aşikar. Bu durum ciddi bir durum olarak ortada duruyor” dedi.
“Mülteciler temel problemimiz”
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Mülkiye Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan ise yaptığı sunumda göç kavramını ve Türkiye’nin bu süreçteki konumunu anlattı. Göç durumunun kazanca, fırsata dönüştürme noktasında olmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, bu durumun en az zararla nasıl atlatılabileceğine odaklanılması gerektiğini söyledi.
Göçmenlik ve mültecilik kavramlarının birbirinden çok farklı olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Dünyada toplam 300 milyon uluslararası göçmen var, bu kişiler gittikleri ülkenin ekonomilerine katkı sunuyorlar. Kendi istekleri ve inisiyatifi ile başka ülkeye veya ülke içinde farklı şehre gidenler göçmendir. Mülteci ise kendi isteği dışında gitmek zorunda kalır” dedi. Mültecilikte ise Rusya Ukrayna savaşı ile beraber dünyada rakamın yükseldiğine dikkat çeken Erdoğan, “Türkiye mültecilik noktasında sadece Avrupa coğrafyasından gelenleri mülteci olarak kabul ettiği için bu sayı sadece 28. Ancak koruma altındaki insan sayısı ise son verilere göre 4 milyona ulaştı” diye konuştu.
Gitmek istemediği halde gidenlerin hikayesi
Türkiye’nin Cumhuriyet dönemindeki göç rakamlarına da değinen Prof. Erdoğan, “Türkiye 1923’den 2011 yılına kadar 88 yılda 2 milyon civarı göç almışken, sadece 2011-2017 yılları arasında 4 milyon mülteci ile Dünya’da en fazla mülteci barındıran ülke konumuna ulaştık” dedi.
Göçmeni seçebilirken mülteciyi seçme şansı olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Dünyanın gelişmiş ülkelerinde ‘göçmene geç, mülteciye dur’ politikası hakim. Göçmenlerin yüzde 80’i gelişmiş ülkelerde bulunurken, mültecilerin sadece yüzde 15’i gelişmiş ülkelerde bulunuyor. Birleşik Arap Emirlikleri en fazla göçmen bulunduran ülke olurken, göçmen barındıran bu ülkelerde mülteci neredeyse yok. Dikkat edin Dünya’da en fazla mülteci barındıran ülkelere baktığınızda Türkiye açık ara önde, Almanya’yı dışarda bırakırsak ilk 10’daki ülkelerin kendilerine bile dermanı olmayan ülkeler. Bütün gelişmiş ülkeler kapılarını sıkı sıkıya kapatıyorlar. Sembolik sayıda kabul ediyorlar. Uluslararası bir yaptırım ve zorlama yok. Kısacası mültecilik gitmek istemediği halde gidenlerin hikayesidir” diye konuştu.
“Kalıcı olacaklar için eğitime, toplumsal adaptasyona odaklanmamız gerekiyor”
Türkiye’de bulunan Suriyelilerin neredeyse yüzde 80’inin kalıcı olacağına dikkat çeken Erdoğan, “Bu benim fikrim. Maalesef bunun olumsuz sonuçlarını da yaşayacağız. Bizim toplumumuza dahil olacak kitleye baktığımızda yüzde 30’u okuma yazma bilmiyor. Bugün bu insanların çocuklarına eğitim vermek için 1500 yeni okula ihtiyaç var. Çocuklar okullarda ayrımcılığa uğruyorlar, eğitim almakta zorlanıyorlar. Ciddi bir adaptasyon sorunumuz var” dedi.
Bir öğrencinin devlete yıllık maliyetinin 1100 dolar olduğuna dikkat çeken Prof. Erdoğan, “Bugüne kadar okula giden Suriyelileri yıl yıl topladım, 3.8 milyar dolar çıkıyor. Üstelik bu çocukların yüzde 60 okula gidebiliyor. Böyle de bir maliyet mevcut. Bu kaçınılmaz bir durum, Suriyeli çocukları, bu ülkenin çocukları olarak dönüştürmek zorundayız, kızsak da istemesek de yapmamız gereken bu. Aksi olursa çok daha büyük problemler yaşarız” diye konuştu.