ESİAD’dan yazılı açıklama
Toplantı sonunda ESİAD adına bir yazılı açıklama yapıldı. Türkiye ekonomisinin 2021 yılını ciddi sorunlarla kapatmış bulunduğu, yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru ve kurlardaki öngörülemez dalgalanmanın ekonomide ciddi kırılganlıklar yaratığı belirtilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Türk lirasındaki değer kaybı iş dünyasının sermaye yönünden rekabet gücünü zayıflatmıştır. 3 Ocak’ta açıklanan Aralık 2021 verileriyle aylık enflasyon Ocak 2019’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşmış, 2021 yıllık enflasyonu yüzde 14 olan politika faizinin 22,08 puan üzerine çıkmıştır. ÜFE-TÜFE makası 43,8 puan ile rekor seviyeye ulaşmıştır. Öte yandan politika faizi ile ticari kredi faizi makası 9,5 puanı geçmiştir.
Döviz kurunun giderek artan hızla yükselişi karşısında uygulamaya koyulan “kur korumalı TL mevduatı” modelinin açıklanmasının ardından döviz kurlarında düşüş yaşanmış olsa da, bu modelin tek başına yeterli olmadığı düşünülmektedir. Her sonuçta, yani döviz kuru düşse de yükselse de enflasyonun tırmanacağından endişe edilmektedir. Enflasyonist bir yapının yatırım ortamını bozacağı, ekonomiye duyulan güveni azaltacağı açıktır.
Enflasyon, Türkiye ekonomisinin birincil sorunu olarak görülmektedir
Diğer yandan, Merkez Bankasının ihracat bedeli ile ilgili yüzde 25’lik uygulama örneğinde olduğu gibi, Hükümet tarafından kaynak yaratmak amacıyla açıklanan bir takım araçların uygulamada yarattığı belirsizlikler güven unsurunu zedelemektedir. Ekonomide kullanılan araçların, hukuki belirlilik, şeffaflık ve güvene dayalı olması gerekmektedir. İyi işleyen ekonomilerin temel unsurlarından biri kurumlara duyulan güvendir.
Bu çerçevede, ESİAD olarak, öncelikle ve ivedilikle gerçekçi ve uygulanabilir bir enflasyonla mücadele programının ilave yapısal tedbirlerle hayata geçirilmesini bekliyoruz. Aksi takdirde, küresel ekonomide artmakta olan enflasyonist baskılardan, zaten giderek yükselen enflasyona maruz kalmış olan ekonomimizin daha fazla etkileneceğini düşünüyoruz. Bunun yanında, başta Merkez Bankası ve TÜİK olmak üzere, ekonomide kurumlara duyulması gereken güvenin yeniden tesis edilmesi yönünde ciddi adımlar atılmasını umuyoruz”